21 Temmuz 2012 Cumartesi

mmhh

utanıyorum bazen yaptıklarımdan, hissettiklerimden. karıştırırken geçmişi, profilleri utanıyorum. utanıyorum hissettiklerimden. özlediğimi fark etmekten utanıyorum. merak etmekten napıyor, niye böyle yazıyor, mutlu mu bensiz, başka biriyle daha mı mutlu olacak, beni hala düşünüyor mudur, utanıyorum. düşünmemeli, merak filan da etmemeliyim bunları ama geliyor aklıma bazen. hiç de hoş olmuyor evet ama, ama işte. olsun başkası ile, mutlu da olsun başkası ile ama çok diil.ben de kalim onun içinde bi yerlerde ufacık.çok ufak ama.bir iz bırakmış olayım hayatında.o da beni takip etsin. okusun yazdıklarımı.düşünsün,özlesin birazcık.çok az da pişmanlık duysun belki ne bilim. işte bunu düşünmekten de utanıyorum.

5 Temmuz 2012 Perşembe

Yaz Okulu

okulun 3.dönemi.2dönem yetmezmiş gibi bi de yaz okulu çilesine geldik ki bunu tamamen kendi hür irademle gerçekleştirdim.aklıma sıçayım diyorum başka bir şey demiyorum. aman dedik üstten ders alalım da dönem içinde rahat edelim dedik ama ne biliyim doğru mu ettik bilemedim. günler de uzun zaman geçmek bilmiyo.deniz de yok kübra bu saatlere kadar uyumadığımı görse çok şaşırırdı he. insanın canı da çok sıkılıyo ki.bu satırlar canı sıkılan parmaklardan çıkıyor.böyle olunca ne yazıya ne cümleye ne noktalamaya ne satır başına dikkat ediyorum tabi.bi de daldan dala daldan dala içimden geldiğince yazıyorum.mesela çok merak ediyorum okuyolar mı yazdıklarımı? kendimden biliyorum insan her şeyi sonuna kadar uzun uzun okuyamıyor hele ki bir de ilgisini çekmiyorsa. gece gece başka bir şeyi daha merak ettim aslında. insan eski sevgilisinin -ama ne sevgiliii tapmışsın zamanında - evlendiğini görseee işitse nasıl hisseder acaba? düşündüm ben yerine koydum kendimi, ben üzülürdüm galiba. ne bilim içim burkulurdu bence.tapmışım ya zamanında ölmüşüm bitmişim başkası evlenmiş.yok ya. şöyle olsun ben yeni sevdiceğimle evlenim eski sevgili beni terkettiği için pişmanlıktan gebersin. gebermesin de evlenmesin de. hep pişman olsun.hep içinde ben kalayım.hep acaba onla devam etseydim keşke desin istiyorum.bence bencillikten oluyo bunlar.çok bencil olabiliyorum bazen.ama gerçekten bazen.sonra üzülüyorum yine.o da mutlu olsun bari napim diyorum. işte ta bi meraktan nerelere kadar geldim.ruh halim.nasıl diyorlar "ruhum hep desen desen". işte geldim yazım paramparça. ben bi alem. ders çalışmam lazıım.iş kaygısı kpss ales okulun dersleri...işte böyle bir hal içindeyiiiim...ilginç..yazıyorum ki bunları ilerde birgün okuyum de hiç değişme göstermiş miyim bakayım.
son olarak canım sıkılıyor.diziler tatile girmesin.ben tatil yapmıyorum onlar da yapmasın eğlendirsinler beni.nokta.

28 Mayıs 2012 Pazartesi

ORİGAMİ

Origami, "kağıt katlama" sanatına verilen bir isimdir. Origami klasik origami ve parçalı origami olmak üzere iki çeşittir. Klasik origami genellikle tek parça kâğıttan yapılır. Çok fazla olmasa da iki veya üç parçanın kullanıldığı klasik origamiyle çeşitli hayvan veya eşya figürleri yapılır. Parçalı origami ise birden çok daha fazla parçalar kullanılarak yapılır.









 Parçalı origamiye bir örnek: Çok parçalı kuğu











Klasik Origamiye Örnek: Yıldızlar










Aşağıdaki videoda ise çok daha kompleks bir origami örneği verilmiştir.Origami, çok eğlenceli ve öğretici bir dünya. Siz hala bu dünyaya giriş yapmadıysanız çok şey kaçırıyorsunuz bence :)

 

25 Mayıs 2012 Cuma

Boş İşler Müdürü

Boşuna değil aylak madam günlüğü. Aylakların en önde gideni ilan etmeliyim bence kendimi. Sınavlarım varken "The Mentalist" izleyebilecek kadar da bi rahatım. Ders çalışmamak için ödev yapmaya bile razıyım o derece. Nitekim de öyle yapıyorum. Bu yazıyı yazmam bile şu an ders çalışmaktan kaçmamın bir sonucu aslında. Notlar açık, yanımda ama ben yanaşmıyorum pek onlara. Bu aslında benim rutin, gelenekselleşmiş final dönemi sıkıntılarım. Her dönem aynı şey: Dönem sonu gelir, Duygu sıkılır, canı bişi yapmak istemez. Bunu Murat'a söyler, aldığı cevap nettir : Vakti gelmişti zaten!

Ah şu sorumluluk duygum bu kadar gelişmiş olmayacaktı var yaaaa..."Amaaaan koy götüne Rahvan gitsin!" der çalışmazdım ama işte mecbur hissediyorum kendimi. Çalışayım, çok kötü bir not almayayım, güzel harfler işlesin grade summary ime istiyorum. Ehi aslında ben doğrudan "armut piş ağzıma düş." istiyorum :) İte kaka ite kaka çalışıyorum yine amaaa iştee son günlere kadar da bekliyorum. Şu ana kadar çoktan çalışmış olabilirdim, bir sürü boş vaktim vardı ama ben onları bişiler izlemekle öldürdüm.

Neyse işte öyle..Finallerde ve projelerde başarılar..



13 Mayıs 2012 Pazar

Öf Pöf ve Türevleri

oy bu burnum benim oy. çeşme valla çeşme. böyle bi ilginç de hani akmadığı zamanlar. bi hırıltı, bi rahatsızlık. ne la bu. kulak burun boğaz tıkalı. zaten burun çevresi aşındı. kırmızı derim görünüyo altta :p ales'te peçete vericez yazmışlar oraya. ben safım sanıyorum ki bi paket selpak vercekler. almadım tabi paketimi yanıma. abov bi tanecik şeffaf şeyin içinde tuvalet kağıdı vari beyaz bişi çıktı. o benim burnuma dayanabilir mi hiç. dayanmadı da nitekim. allahtan cebimde vardı bi tane selpakım. hasta olmuyom olmuyom dedim durdum nazar ettim kendime. bahar ortasında grip oldum.hem de şenlikin 2. günü.haplar da işe yaramıyo zaten.biri kafam kadar hapların.boğazımı yırtıyo içerken. neyse benim de bi karalamam olsun böyle ordan burdan yazım.flip flop yapim istedim. eyle.

üüüüf burnumu söküp atasım var yemin ederiiim !!11!! :@

ha bi dee anneeeeeeem anneeeeeeem ve herkesin anneesiiiii :) severim sizi çok severim kendi annemi daha çok severim.öperim hatta.sarılırım.çok severim işte.sen ağlarsan ben de ağlarım.eyle.

http://youtu.be/y37q5-zLFrs

11 Mayıs 2012 Cuma

Sandık İçi

deli gibi okuyorum bu aralar.feci sardım yani.ilk kitabı "sandık içi"nden sonra "sandık içi2"yi de bugün aldım. çok içten, çok samimi ya hu adam. dünyasına iniveriyorum okuyunca. çoğu okur gibi tabi ben de "aha bu valla benim de başıma geldiydi ya" dediğim olmuyor değil. penguen vasıtası ile tanışmıştım ilk. sonra uykusuza geçiverdi. ama bu kadar dikkatli ve severek okumamıştım o zamanlar. kitapta bi böyle baştan sonra o süreci okuyunca daha bi içinde hissediyorum.çocukluğundan,lombaktan, uykusuza kadar. bi de bu "sandık içi" kitaplarının sonuna albüm gibi bişi de yapmış. sanki tanıdığım bildiğim birini okuyorum. tabi 10 yıl falan geçmiş kitaptaki çizgilerin üzerinden. okudukça çok tanışasım geliyor ama. merak duyguları kabarıyor içimde.

komik ya bi de o çizgileri. gece yatmadan önce okuyorum ya sessiz sessiz yarılıyorum yatakta bazen :D o suratları, o tipleri çok tatlı ya :) ne hissediyosa çiziyo.  babasını, rezilliklerini, anneciğini, ablasını oho oho ne yaşadıysa.

velhasılkelam siz de okuyun :) güzel oluyor :)

ahan da kendisi. bi tatlı da böyle :)

 https://twitter.com/#!/ersinkarabulut



bu da "sandık içi 2"



  

24 Nisan 2012 Salı

Üstümden İstanbul Geçti

vuuu.
Ne zaman gitsem İstanbul'a pestilim çıkmış olarak geri geliyorum. Noluyor napıyorum da bitap düşüyorum anlamıyorum. Ama var yaa nasıl değiyor anlatamam kiii :)

O deniz havasını solumak, laleler içinde yürümek müthiş bir haz bence. Evet geçen senelerde olmayan ya da hiç fark etmediğim laleler vardı rengarenk. Sokaklarda, Gülhane'de.. O kadar güzel olmuşlardı kii.. Her rengin önünde fotoğraf çektirmek istedim. Laleleri de bu kadar çok sevdiğimi işte bu haftasonu anladım ben de :) Ne kadar güzel bir çiçeksin sen öyle :)

Balık ekmek ve midye. İstanbul'a gidilir de yenmez mi hiç bunlar..Mis mis :) Deniz zaten iştah açıyor. Pek güzel gitti valla :) O değil de midye mevsimi mi oluyormuş anlamadım ki. Fiyatları artmış. 1 ay önce 35 kuruşa yediğim midye olmuş 90 kuruş 1 lira. Yuh dedim yaa. Tabi bu parasızlıkta nerdeee 60tane midye. 10'da birini yiyebildim anca. İlk defa hayatımda banliyöye de bindim tabi. İstanbul'un pek eski evlerini de görmüş oldum böylece. Sirkeciden çıkıp ta Bakırköy'e kadar evler nerdeyse hep aynı tipti ama çok hoşlarlardı.

Ne kalabalıksın sen öyle İstanbul. Resmen kuru kalabalık bir de. Yorucusun ama güzelsin :)
Bir deee ne hamaratlıııık ne hamaratlııık. Sarmalar, dolmalar, et soteleer, kısırlaaar... Ellerime sağlık valla :) Kıvırcam bence ben bu işi ya :) Amaaa davulun sesi uzaktan hoşmuş be anam. Her gün her gün yemek yap bulaşığını yıka. Yorgun argın dışardan gelmişim yemek yapmasan açlıktan gebercen. Napcan mecbur yapacan. Meeh hiç bana göre değil bence :p Tadımlık yapacaksın, canın isteyince :D

Konser içiiiiiin elbise ile ayakkabı da buldum. oooh değmen keyfime gali :)

Velhassıl kelaaaaaaam

I <3 ISTANBUL  


16 Nisan 2012 Pazartesi

Konser Heyecanı

ay ay ay. vakit sahneye çıkma vaktiiii :) Şefimizle biiiir güzel çalışmalar yaptıktan sonraaa konser vakti geldi :) valla ben çok sevdim sahnede toplulukla şarkı söylemeyi yaaa..Gelse de 28 Nisan çıksak böyle şarkılarımızı söyleseeek..Şarkıları pek bi sevdim herzamanki gibi:) Etkinlik de oluşturuldu bilimum paylaşım platformlarında, sosyal ağlarda..
meraklısına https://www.facebook.com/events/406463599371669/

amma velakiiin konser için elbise ve ayakkabı bulma telaşı da başladııı..kafamda istediğim çok güzel bi elbise var ama bulmak ne külfetli.hele ankarada.arayacağız artık emaan..

velhassıl kelam yorgunum, bitkinim, sıkkınıım ama heyecanlıyım :)

geliniz bence :)

3 Mart 2012 Cumartesi

Gözlerdeki Yaşlar

ölüm..
cuma günü sustainability dersinde bir video izledik. cenaze töreninde herkes mutlu, kutluyorlar ölümü. nedenmiş ölen kadın 103 yaşında ölmüş. o zamana kadar mutlu bir hayat sürmüş de, sağlıklı bir yaşam sürmüş de bunun için seviniyorlarmış. bu bence olsa olsa anca teselli olur !!

ölüm yani bu 103 yaşında da olsa 3 yaşında da olsa acıdır,kötüdür,dehşet vericidir.en azından benim için.hele ki yakınımsa.allah korusun! ölüm soğuktur.. .ölüm ölümdür işte....bir daha var olamamak, onla konuşamamak , onla olamamak, bir daha asla onu görememek.. işte dehşet verici ve korkunç bir şey bu. 103 yaşına kadar sağlıklı yaşaması anca bir tesellidir yakınları için... sonuçta gitti o... gelmeyecek bir daha geri...öpemeyeceksin, sarılamayacaksın, seni seviyorum diyemeyeceksin.

bunun içindir ki ölümü düşünmek, sevidiğim birinin ölümünü düşünmek bile gözlerimin yaşarmasına neden olur... tüylerim ürperir,  kendimi çok çaresiz hissederim..yapabileceğim hiç ama hiç bir şey yoktur..geri getiremem..alternatif düşünemem..yok yok yok...dönüş yok...

ama bugun koroda sevgili şefim Coşkun Açıkgöz'ün müthiş yorumundan dinlediğim şarkıda, bir de olaya kendi ölümümden sonra arkamda kalanların gözünden baktım...bu da çok hüzünlüydü..bir an kendimi yerine koydum şarkıda..gözlerim yaşardı..tuttum kendimi..tutmadam salya sümüktüm...işte bu parçayı paylaşmak istedim..aradım taradım..şefim kadar güzel söyleyenine rastlamadım..aralarında en güzel yorumlayan Çiğdem Kırömeroğludur ki yorumunu pek severim..melodisi bile çok hüzünlü şarkının..dinlerken kendinizi yerine koyarak dinlemenizi tavsiye ederim...

bir kürdili hicazkar şarkı. beste Selahaddin İçli'ye sözler Hüceste Aksavrın'a ait.

http://youtu.be/SAwEPz-M0oQ

sözleri şöyle:
bir sabah, bakacaksın ki bir tanem,
ben yokum.
dünyayı sana bırakıyorum.
söz aldım saatlerden,
sana koşacaklar.
söz aldım gecelerden,
seni uyutacaklar,
şarkılardan söz aldım,
hatırlatacaklar...

gözlerimdeki son yağmurlar pencerende,
beni anlatır sana bir bir, ileride.
buğday misali düştüğüm yerde, çaresiz
kim bilir nerelerde?
bir sabah bakacaksın ki birtanem,
ben yokum.
dünyayı sana bırakıyorum...