10 Ocak 2013 Perşembe

Buzda Dans

"Ankara iyi hoş da çok soğuk hacı beee!" geyiği yapcam şimdi. içeriğimiz bu. öyle çünkü Ankara yalan yok. kaç yıldır soğuk memleketlerde yaşıyorum (bkz:Kütahta, Ankara) hala alışamadım bu soğuğa. sebebini alışmamama bağlıyorum çünkü benim memleketimde kar bile yağmaz (bkz: Anamur). işte bugün yine yürürken -daha doğrusu yürümeye çabalarken- geldi de aklıma: bu buzda yürüyenler nasıl yürüyolar? bi ilmi, bi püf noktası falan mı var acaba diyorum artık. yok yani anlamıyorum. nasıl korkuyorum, stes yapıyorum düşüvericem diye. sonra bi duruyorum -duruyorum yolun ortasında bildiğin- bakıyorum bi etrafa napsam nasıl geçsem bu buzlu yoldan diye, anam millet vızır vızır geçip gidiyor. maşallah dedim içimden.

alışırım belki ben de diyorum artık. hiç olmadı çeker giderim bu yerlerden(Hahhayt havalara bak sanki kalabiliyorum da buralarda, çok meraklıydı Ankara da bana!); ne de olsa "ya bu deveyi güdeceksin ya da bu diyardan gideceksin!"

valla böyle yaşlı teyzelerim moduna bağlıyorum :D


1 Ocak 2013 Salı

İşler Güçler

çoook çook uzun zaman mı oldu ne bir şeyler karalamayalı? benden ötürü mü be ya benden ötürü mü, hepsi işler güçlerden ötürü. bir ton iş güç çıktı başıma son sınıfta: ilki ve en büyüğü kariyer telaşı tabi ki. ne olcam ben yeaa diye dolanıyorum ortalarda. bu zamana kadar slogan net ve güzeldi "okuyom ben yaa!" işte şimdi değişti her şey. napcam, netcem, işim olacak mı, olacaksa nerde olacak vesaire vesaire vesaire... eee yan gelip yatma yeri mi burası; değiiiil! kpss mi çalışayım ales mi kasayım kolejlere kendimi mi pazarlayayım napayım şaırdım kaldım resmen bu sene!bir sürü rapor da var tabi tüm bunlara ek olarak..hiç bu kadar zorlanmamıştım bi ödev yaparken yaa! işin garibi bunca şeyin arasında dizisinden tut magazinine takip etmediğim bok yok.  

diyolardı ben hazırlıkken mezun olacak bilirkişiler "ay mezun olmak istemiyorum, okumak en iyisi filan filan.." diye. o zamanlar hiç anlam veremiyordum tabi yeni yetme olarak da bu sene anladım ne demek istediklerini. bi 5 yıl daha okunurmuş be. ki bu daha son sınıf travması bi de şey varmış: meslek, iş hayatı çok daha zormuş, her şey çok farklıymış bla bla. doğrudur inanırım ama özümsemem için işin içinde olmam lazım..
işte napayım ben de önüme gelene devlet mi özel mi diye soruyorum alakalı alakasız. iyice kafayı yemiş durumdayım kısaca. ikisinin de pros. ve cons. ı var benim için. devlet garantidir hacı bi kere. iş garantisi seni kimse elleyemez yoklayamaz vs. amaaaa atanmak zaten zor (hele benim bölümümde ve alan sınavı da gelmişken-gerçi geldi gelmedi gelecek iptal edilece-dava açılacak iddiaları dolaşıyor ama neyse- daha da zorlaşıyor) ama dayadın mı sırtı oraya tamaaaam da işte türkiye'nin kim bilir neresinde hangi çocuklarla kaç kişilik sınıflarla ideallerimi gerçekleştirebileceğim belli değil orası. özel de yorulurum belki ama emeğimin karşılığını görürdüm maddi ve manevi olarak. ama işte iş garanti değil, bir kişinin iki dudağı arasındayım ah düşüncesi bile kötü. hangisi ağır basıyor hiç bir fikrim yok.

neyse. son olarak her şeye her yere bulaşmaya, başvurmaya ve bu muammalarımı ertelemeye karar verdim son olarak. o zaman gelince şişireceğim kafam ve başkalarının kafaları var, o zamana kadar o kafaları rahat bırakayım lazımlar daha uzun süre.....

p.s: bu senenin sloganı da "işler güçler, işler güçler, fıtı fıtı fıtı" olsun bariii...