13 Haziran 2015 Cumartesi

Çok İsteyince Olmuyor....

evet hakkaten olmuyor çok net. zaten morphy kanunu değil midir:  " Bir şeyin olma olasılığı, isteme olasılığı ile ters orantılıdır." diye.

gerçekten meraklardayım nasıl oluyor da oluyor acaba? demek ki tam orta şiddette istiyoruz!


neyse efendim öğrenilmiş çaresizlik yapıp olmayan şansımı da sıfırın altına çekmek istemiyor "nasip değilmiş, hayırlısı böyleymiş canım" diyor ve susuyorum.

Dünyayı güzellik kurtaracak, bir insanı sevmekle başlayacak her şey!!

peki ya iki insani birden seversek günlük? bu mantıkla her şeyin çok çok daha güzel olması gerekiyordu ama daha boktan oluyor sanki her şey. bu ne yaman çelişki.

gerçi insanın tanımlanamayan duygularının da olabileceği fikrindeyim, sonuçta elektra ve oidipus karmaşasının bile varlığının kanıtlandığı şu dünyada benim hislerim çok daha normal olsa gerek :D hem bence çok da dönemsel ve çevresel şeyler bunlar. hatta belki geçici bile. neyse gelelim başlığın gerçek anlamına:

okuduğumda ne kadar güzel bir söz bu dedim. bütün ihtiyacımız olan şey "sevgi" değil mi zaten! insanin içindeki tüm hastalıklar, "sevgi" eksikliğinden kaynaklanmaz mı zaten? "sevince tüm günlerimiz bir başka" değil mi? sevginin her türlüsü ama her türlüsü çok çok güzel değil mi? bence güzel. sevince gerçekten her şey daha güzel. böylesine bir güç ve güzellik gerçekten dünyayı kurtarmaz mı? bence çok ütopik değil. hele heleeeee sevilinceeeee. her şey ama her şey bir harika değil mi? tarifi imkansız bir duygu bence sevilmek, hatta sevmekten bile güzel bence :)

gelelim sözün sahibine. "maxim gorki'den esinlenerek yazilmis bir laf. bir insani sevmekle baslayacak her sey de malum sait faik'in. zaten gufte, icinde gecen balikci temasi (ellerimde tuz, avucumda sedef...) ile sait faik'e adanmistir." demiş mesela "manalist" rumuzlu eksisözlük yazarımız.

Ada
Bir kıyıdan baktım dünyaya 
Ellerimde tuz avucumda sedef 
Bir mavilik bir açıklık 
Özgürlük hasreti 
Yüreğime vuruyor 
Nerede nerede insanlar 

Dünyayı güzellik kurtaracak 
Bir insanı sevmekle başlayacak her şey 

0 üzüntü birden gelir 
Yağmurlu havalarda 
Yeniden kurarım dunyayı ben 
Kederlerle 
Kimseler aşık değil mi bu şehirde 

Dünyayı güzellik kurtaracak 
Bir insanı sevmekle başlayacak her şey 

Hava martılar ışıklı şehir 
Sarhoş ediyor beni yosun kokusu 
Hilesız kucaklamak istiyorum 
Dünyayı şehri ve seni 

Dünyayı güzellik kurtaracak 
Bir insanı sevmekle başlayacak her şey 


gibi devam eden bir şarkı imiş işte. neyse sonuçta pek güzel bir alıntı: "Dünyayı güzellik kurtaracak, bir insanı sevmekle başlayacak her şey!!"

8 Haziran 2015 Pazartesi

Seçim Sabahı

öğrendim ki okuyanımız varmış be günlük, geçen yazımdaki gibi öyle başbaşa takılmıyormuşuz senle günlükçüğüm :) bunun verdiği bir haz, bir gazla oturdum yine klavye başına :)


evet başlık seçim sabahı çünkü akşamdan kalmayım "üstümden bir seçim geçti" mübarek. yaklaşık bir haftadır aklıma küfretmekle meşguldüm ve bu eylem, bu meşguliyet dün nirvana yaptı. ben nerden, hangi gazla sandık başkanlığı görevine başvurdum ki diye arka arkası kesilmeyen sövüşlereeer, söylenmeler vesaire. küfrün bini bin para idi dün akşam ya neyse yorulduk ettik ama çok da sıkılmadım hadi hakkını yemeyeyim :D kurul üyelerim çok eğlenceli insanlardı şükür ki bir tatsızlık yaşanmadan atlattık. en zoru ise çuvalları teslim etme kısmı idi çok bekledik ayakta ama onda da şansıma arkamdaki görevliler çok hoş sohbetliydi iyi güldüm :D burdan namık abime selamlar :D


çuvalı da teslim ettikten sonra söylemesi ayıp burger ı da çaktık mıydııı extra bir rahatlama geldi ki sorma gitsin günlük. eve gel caps leri oku haberleri izle yat hazırlan bilmem ne geldi geçti gitti işte bir seçim daha.


sıra da ne mi var. tabi ki karne. yeni meşguliyetimizin adı ise "e okul" ! notlar, karne görüşleri, kitaplar, davranış notları vs.


velhassıl kelam #direnduygu summer is loading :)



30 Mayıs 2015 Cumartesi

Olur Da Bir Gün Okuruz-yahut okursak- Diye

yazmaya başlamıştım ben bu günlüğü. hatıra kalsın, bak zamanında şöyle şöyle yapmışım böyle böyle hissetmişim aa bir de "möyle möyle" düşünmüşüm diye (çok fazla düşünmediğimden eylemin zarfı bile tırt)
bugün de yine değişik hissettiğim günlerden biri (çok mu nadir böyle oluyor tabi ki de hayır sayın okuyucu normal hissettiğim günler çok nadirdir halbuki sadece ben bu kez yazmaya üşenmedim)
daha sık girip yazsam ya aslında ben buralara; hislerimi, şapşikliklerimi, patavatsızlıklarımı, isteklerimi, arzularımı, anılarımı, öğrencilerimi, duyduklarımı, gördüklerimi, yediklerimi, gezdiklerimi hatta yapmadıklarımı, yapmayı planladıklarımı... ohooo.
amaç da aslında tam olarak bunları yapmakken çok ihmal ediyorum ya neyse. bugun bi başlangıç olsun hadi bakalım bir sonraki yazı ne zaman gelecek.
aslında bu yazıların okunduğunu (kendim hariç :D ) pek düşünmüyorum. ondan mütevellit çok rahat içimden geldiği gibi yazabiliyorum. hani sırf kendime yazıyorum hissediyorum ya ondan bu içimi döküşlerim :)
aslında düşününce burda acemiliğimi atsam daha profesyonel daha specific bi alanda yazsam bile olur, neden olmasın düşünülebilinir.
neyse gelelim gelişme bölümüneeeee. ne mi hissediyorum tam olarak "adalet" hissediyorum çünkü game of thrones un 5. sezon son 3 bölümünü (5-6-7) art arda izlediğim gece bugun :) 3bölüm sonunda "mmmmhhhh" ne biçim bölüm yapmışlar yeaaaa derkeeen en sonunda cercei nin zindana kapatılmasıyla içim birazcık soğumuş, oh bee bişi yaptınız yaniii sonunda demiş olduğum gece bu gece :)
bi de minik sözlere fazla anlam kattığım bi aksam da oldu. ha bi de kafamda hep aynı cümle "bazı ilişkilere arkadaşlık az gelir, aşk ise çok fazla!"
velhassıl kelam kısmına gelecek olursak eğer tek cümle ile "o arabayı istiyorum!" noktanet.

15 Kasım 2014 Cumartesi

Sabahlar Olmasıııın!

   

     evet efendim başlık sabahlar olmasın ama bu o "nerde akşam orda sabah amaaaan ooooh" şeklinde bir "sabahlar olmasın" değil, gerçekten olmasın.

     Sebep: uyumalara doyamıyorum efendim, yetmiyor saatler. sabah oluveriyor hemencecik. sabah dediğim de gerçekten sabah oluyor hani, saat 6:30 da ayaktasın. öyle 12 veya 1 de filan da yatmıyorum haaaa. saat 10'u göremeden kanepede bildiğin sızıyorum. bazı günler gündüzden uyumuşluğum bile oluyor hani, o akşamlarda 10'u görüyorum ve 10:05'te yatağıma giriyorum :) öyle böyle değil yorgunluğum, uykusuzluğum sayın okuyucu öyle böyle değil. geçen hafta cuma günü saat 7 civarlarında hem de yerde uyuyakalmışlığım var. saati nerden mi biliyorum: haberlerin başını hatırlıyorum çünkü gerisi yok.

     saat 11'de yatan insanlarla vakti zamanında iyi dalga geçmişliğim vardı. aman efendim özür dilerim, yine baya geçe bile kalıyormuşsunuz siz.

      velhassıl kelam, şaka bir yana şükürler olsun ki sabahlar oluyor ve o her sabaha iyi kötü gözlerimi sağlıklı bir şekilde açabiliyorum. sabahlar hep olsun, bizim olsun, güzel olsun :)

1 Eylül 2014 Pazartesi

Kürkçü Dükkanı + Hoşgeldin Eylül

   Bir çokları tarafından 3 ay zannedilen ancak net olarak tam 2 ay olan yaz tatilimiz gün itibari ile sona ermiş bulunmaktadır. Gönül isterdi ki tatil bize de 3 ay olsun; 3 ay denizden çıkmayayım, anamın babamın yanında balkon sefaları yapıp havai fişekleri izleyeyim ama buna da şükür tabi. 2 ay iki aydır sonuçta. Veeeee o süper 2 ay nasıl geçtiğini anlayamadan bitti ve döndük geriiii. Henüz öğrenciciklerimi de göremediğimden ötürü (seminer adı altında okula gitmekteyiz şimdilik) böyle bir sevinç de oluşmadı pek geri döndüğüm için. Biizim ufaklıkları görsem bir avuntu olurdu bari. Allahtan okuldaki arkadaşlar var da eğleniyorum kendi çapımda :D

   Eylül ayı benim için yılın başlangıcı, bakalım bu yıl neler getirecek bana? Umarım kilolarımdan başka bir şey de götürmez!!!!

From:



to:




18 Haziran 2014 Çarşamba

Piknikten Pikniğe: Yaşaşın Amele Yanıkları !!

   Hayatımda hiç bu kadar çok pikniğe gittiğimi hatırlamıyorum. 2 yılda bir pikniğe giden bu bünye, 2 ayda yaklaşık 3-4 tane pikniğe gitmeye alışkın olmadığından yoruluyor tabi. Hayır bir de benim normalde gittiğim pikniklerden de farklı bu piknikler çünkü deli gibi koşturan, enerjisi hiç bitmeyen bir sürü çocuk var bu pikniklerde. E oturmaya mı geldik bea yaaa demek suretiyle ben de çocuklarla oynayıncaaaa gelsin acıyan uzuvlar, gelsin amele yanıklarııııı.

   Hunharca, ortada sıçan (namı diğer yakar top), ip, voleybol, ortada sıçan (evet başa dönüp dönüp oynadık bir de) oynamak senin neyine derler adama. Zümremin de dediği gibi "Hayatında hiç top görmemiş gibi oynadık yeaaa!!" Tamam tamam o kadar söylendim ettim iveeet ama zorla da oynatılmadım şimdi. Tamamen kendi isteğimle atladım oradan oraya çünkü hem oyun oynamayı seviyorum hem çocuklarla oynamak ayrı bir zevkli oluyor :) Acayip şekilde eğlenmedim dersem büyük yalan söylemiş olurum. Amele yanıkları ise tamamen kendini kaptırmaktan. Oyun oynarken yerde miyim gökte miyim, güneşte mi yoksa gölgede miyim fark etmiyorum bile. Hal böyle olunca kaçınılmaz son: Acı veren yanıklar.

   Velhasıl kelam yorucu bir günün ardından serin bir duşla güzel bir uyku hiç bu kadar cazip gelmemişti :)